KİT taşeron işçilerine kadro verilecek mi?

Merhaba kıymetli okuyucularım,

Türkiye’de taşeron işçilik, 21. yüzyılın en tartışmalı çalışma biçimlerinden biri olmaya devam ediyor. 2018 yılında çıkarılan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yüz binlerce taşeron işçiye “sürekli işçi” kadrosu verildiğinde, iktidar bunu “taşeron sisteminin sonu” olarak duyurdu. O günlerde pek çok insan bu adımı, emeğin hak ettiği güvenceye kavuşması olarak gördü. Ancak bu manzaranın dışında bırakılan, görmezden gelinen bir kesim vardı: Kamu İktisadi Teşebbüsleri’nde (KİT) çalışan on binlerce taşeron işçi.

Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nden TCDD’ye, Türkiye Taşkömürü Kurumu’ndan PTT’ye, Eti Maden’den Çaykur’a, kamu bankalarından TRT’ye kadar birçok kurumda çalışan bu işçiler, kamunun en kritik işlerini yapmalarına rağmen kadro düzenlemesinden yararlanamadılar. Bugün sayıları yaklaşık 80 bini bulan bu emekçiler, aileleriyle birlikte yüz binlerce kişilik bir kitleyi oluşturuyor. Bu kitle, yedi yıldır verilen sözlerin tutulmasını bekliyor.

“KADRO VERDİK” SÖYLEMİ VE KAPANAN KAPILAR

2018’deki düzenlemenin ardından KİT işçilerine de kadro verileceği defalarca dile getirildi. Seçim meydanlarında, miting kürsülerinde bu vaatler yinelendi. Ancak 2019 yerel seçimleri öncesinde yapılan bazı açıklamalarda “KİT’lere kadrolarını verdik” denildi. Oysa gerçekte böyle bir kadro verilmemişti. Bu ifadeler, hak talep eden işçilerde derin bir hayal kırıklığı yarattı.

Bu sözlerin ardından konu giderek “üzeri kapatılan” başlıklar arasına girdi. Ne net bir takvim açıklandı ne de somut bir yasa teklifi hayata geçirildi. Bu belirsizlik, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda psikolojik bir yıpranma sürecine dönüştü. Yıllarca aynı kurumda, aynı işi yapan insanlar, yanlarındaki kadrolu meslektaşlarıyla aynı haklara sahip olamamanın yükünü taşıyor.

EŞİT İŞE EŞİT HAK YERLE BİR OLDU

Bir kamu kurumunda aynı vardiyada çalışan iki işçiden biri kadrolu ve güvenceli, diğeri taşeron statüsünde ve güvencesizse, bu yalnızca bir ücret farkı değil; adaletin zedelenmesidir. Kadrolu çalışan, iş güvencesi ve sosyal haklar açısından koruma altındayken, taşeron çalışan işten çıkarılma tehdidiyle her gün yeniden yüzleşir.

Ücret, izin, ikramiye, kıdem tazminatı, emeklilik hakları… Hepsi, kadrolu çalışan lehine düzenlenmiş durumda. Aynı sorumluluğu taşıyan, aynı riskleri göze alan ama statü farkı nedeniyle geri plana itilen KİT işçileri, “devletin işini yapıyorsam, devletin kadrosunda olmalıyım” talebinde sonuna kadar haklıdır.

SİYASİ İRADE VE SENDİKALARIN SINAVI

Bu sorun yalnızca iktidarın değil, muhalefetin ve sendikaların da sınavıdır. İktidar, yıllardır verdiği sözü yerine getirmemiştir. Muhalefet ise bu meseleyi sadece seçim dönemlerinde hatırlamakla yetinmiş, iktidarı zorlayacak kalıcı bir kamuoyu baskısı oluşturamamıştır.

Sendikalar açısından da tablo parlak değildir. Bazı sendikalar, “yetki bizde” diyerek üye sayısıyla övünürken, üyelerinin temel hakları için mücadelede geri durmuştur. Oysa sendikanın varlık nedeni, üyesinin hakkını savunmak ve haklı mücadelesinde öncü olmaktır. Sessizlik, yalnızca işvereni ve siyasi otoriteyi memnun eder; emekçiyi değil.

ÇÖZÜM: MECLİS İRADESİYLE KALICI DÜZENLEME

KİT taşeron işçilerinin kadro sorunu, teknik açıdan karmaşık değildir. Yasal bir düzenleme ile bu işçiler doğrudan kamu işçisi statüsüne geçirilebilir. Ancak bu adımın bir gece yarısı KHK’sıyla değil, Meclis iradesiyle atılması gerekir. Çünkü geçici çözümler, ileride yeni mağduriyetler doğurur.

Kalıcı çözüm, işçiler, sendikalar, akademisyenler ve toplumun tüm kesimlerinin dahil olacağı bir sosyal uzlaşı ile mümkündür. Bu uzlaşma sağlanmadan atılacak her adım, yalnızca günü kurtarır.

UNUTULMAMASI GEREKEN GERÇEK

KİT taşeron işçileri bu ülkenin görünmeyen kahramanlarıdır. Demiryollarını işleten makinist, havalimanında piste çıkan bakım ekibi, maden ocağında çalışan işçi, postacı, üretim tesisinde vardiya yapan emekçi… Hepsi, bu ülkenin çarklarını döndüren isimlerdir. Kadro talebi, bir lütuf değil; gecikmiş bir haktır.

Unutulmamalıdır ki emeğin gücü, hem sermayeden hem de siyasetten üstündür. Ve bu güç, hakkı teslim edildiğinde toplumsal huzuru da adaleti de büyütür. KİT taşeron işçilerine kadro verilmesi, yalnızca bir istihdam düzenlemesi değil, Türkiye’nin çalışma hayatında vicdan borcunun ödenmesidir.

2018’den bugüne bu mücadelenin kilometre taşları şunlardır:

24 Aralık 2017: 696 sayılı KHK yayımlandı. Kamuda çalışan yüz binlerce taşeron işçiye kadro verildi, ancak KİT çalışanları kapsam dışı bırakıldı.

2018: KİT işçileri, düzenlemenin ardından hak taleplerini kamuoyunda daha yüksek sesle dile getirmeye başladı.

Mart 2019: Yerel seçim mitinglerinde KİT işçilerinin kadro talebi gündeme geldi. “Hepsine kadro verdik” söylemi tepki topladı.

2019–2021: Meclis’te verilen soru önergeleri “gündemde yok” cevabıyla geri döndü. KİT işçileri basın açıklamalarıyla mücadeleyi sürdürdü.

2022: Yüksek enflasyon ve ekonomik kriz, kadrosuz KİT işçilerinin yaşam koşullarını ağırlaştırdı.

2023: Seçim sürecinde konu yeniden vaatler arasında yer aldı; ancak seçim sonrası somut adım atılmadı.

2024: Muhalefet partilerince verilen kanun teklifleri komisyon aşamasında kaldı.

2025: Yaklaşık 80 bin KİT taşeron işçisi hâlâ hak ettiği kadro için mücadele ediyor.

Related Posts

Planlı alanlar imar yönetmeliğinde değişiklik: Konutlara çocuk gündüz bakım evi şartı

Planlı alanlar imar yönetmeliğinde değişiklik: Konutlara çocuk gündüz bakım evi şartı

Bu otomobiller adeta yatırım aracı: İşte değer kaybı en az olan modeller

Quartz, 2025 yılı ikinci el otomobil pazarına yönelik raporunda, değerini en iyi koruyan modelleri açıklarken farklı segmentlerden araçların yıllık değer kaybını da ortaya koydu. Listenin zirvesinde, yalnızca %9,55’lik değer kaybıyla Toyota RAV4 yer …

Sanayi üretimi yıllık yüzde 8,3 arttı!

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Haziran ayına ilişkin Sanayi Üretim Endeksi verilerini paylaştı. Buna göre, sanayi üretimi yıllık yüzde 8,3, aylık yüzde 0,7 arttı. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2025 yılı Haziran ayında madencilik ve taş …

Sabancı OSB’de iflas! Kağıt devi konkordatoya gitti

Ekonomide iflas bayrakları bir bir çekiliyor. Çoğu firma ayakta duramıyor. Adana’da faaliyet gösteren Konil Kağıt da mali sıkıntıları aşamayınca konkordato başvurusunda bulundu. Konil Kağıt yıllık 30 bin ton kağıt üretim kapasitesi ile 2013 yılından …

Dörtyol-Hassa Demir Yolu ve Otoyolu Tünelleri Projesi yola çıkıyor

Bu çalışmalar sayesinde, bölgenin ekonomik ve lojistik gücünü artıracak Dörtyol-Hassa Otoyolu ve Demir Yolu Projesi’ne yaklaşık 1,55 milyar avro değerinde uluslararası finansman desteği temin edildi. Gaziantep’i İskenderun Limanı’na bağlayacak proje …

İntel CEO’su Lip-Bu Tan, istifa çağrısının ardından Trump’ı ziyaret edecek

İntel CEO’su Lip-Bu Tan, istifa çağrısının ardından Trump’ı ziyaret edecek