Bugüne kadar tatlandırıcılarla ilgili pek çok bilimsel araştırma yapıldı ve bu kimyasalların vücutta yol açtığı olumsuz etkileri sık sık gündeme geldi.
Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Binnur Pınarbaşı Şimşek de Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı’nın aspartanı ‘muhtemel kanser yapıcı maddeler’ arasına aldığını hatırlatarak, bu maddeyle ilgili bilinmesi gerekenleri şöyle anlattı:
Şekerden 200 kat daha tatlı
Aspartam, şekerden 150-200 kat daha tatlı olup, beyaz toz yapıda ve kokusuz bir tatlandırıcıdır. Aspartam FDA (Amerika Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından 1974’te onay aldı. Ancak hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda muhtemel toksik ve kanserojen etkileri görülmesi üzerine onay bir yıl sonra askıya alındı. FDA, 1981 yılında insanlar tarafından tüketilen miktarının kanser yapacak seviyenin çok altında olduğu gerekçesi ile aspartamı yeniden onayladı. 1983’ten itibaren de içeceklerde kullanılmasına onay verdi. Aspartamın 1 gramı 4 kilokalori enerji sağlar, şekerden 200 kat daha tatlıdır, maliyeti düşük olduğu için kullanımı sadece gıdaları tatlandırmak amacıyla olmayıp, diş macunlarında, aralarında boğaz pastilleri, çiğnenebilir vitaminlerin de bulunduğu 600’den fazla ilaçta da bulunmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre bir kişinin günlük tüketebileceği aspartam miktarı kilosu başına 40 mg’ı geçmemelidir.”
Hangi gıdalarda bulunur?
Aspartam aroma modifikasyonu amacıyla gıdalara yüzde 0.01, tatlılğı artırmak için ise yüzde 0.6 düzeyinde katılmaktadır. E951 numaralı gıda katkı maddesidir. Gıdalara ilave edilecek aspartam miktarı gıdanın pH değerine, sıcaklığa, viskozite, toplam kuru madde ve ürünün spesifik aromasına göre değişiklik göstermektedir. Alkolsüz içecekler, tatlı karışımları, donmuş tatlı ve yoğurt, aromalı süt ürünleri, toz içecek karışımları, kahvelere konulan aromalı şuruplar, sebze suları, sakız, çiğnenebilir multivitamin, diş macunu ve kahvaltılık gevrek dahil olmak üzere 6 binden fazla ürün içinde bulunmaktadır. Gazlı içecekler, tatlılığı ve tüketimi fazla olan gıda maddeleridir. Gazlı içeceklerde kullanılan aspartam düzeyi pH ve gazlı içecek cinsine göre farklılık gösterir. Tahıl ürünlerinde, bir kısım şeker yerine aspartam kullanılmaktadır. Kullanılan aspartamla şeker miktarı azaldığı için daha fazla tahıl ile daha az enerji eldesi mümkün olabilmektedir. Şekerlemelerde (şekersiz naneli şekerler, sert şekerlemeler, çikolata, sakız, yumuşak şekerlemeler vb.) diş çürümelerine neden olmaması, kalori değerinin düşük olması nedeniyle yaygın şekilde kullanılmaktadır. Aspartam bunların dışında tatlı turşularda, kremalarda, reçel, marmelat, jöle ve benzeri pasta dolgu maddelerinde de kullanılmaktadır.”
Ne gibi riskleri var?
Gebelikte aspartam büyük ölçüde kalori alımını azaltmak için geleneksel şekerin yerine kullanılmasına rağmen, kadınların üreme sağlığı açısından güvenliği belirsizliğini korumaktadır. Aspartam ve benzeri tatlandırıcıların önerilen seviyeler aşılmadığı sürece hamilelik ve emzirme döneminde tüketilmesi güvenli olarak kabul edilmektedir. Besin değeri olmayan tatlandırıcıların tüketiminin erken doğum riskine neden olabileceği düşünülmektedir. Klinik, hayvan ve hücre deneylerini içeren çalışmalar, aspartam tüketiminin oosit olgunlaşmasını bozarak kısırlık riskini 1,79 kat artırdığını göstermektedir. Uzun süreli aspartam tüketiminin müllerian hormon (AMH) ve progesteron sekresyonunu azaltarak yumurtalık ve granüloza hücrelerinde oksidatif stresin artmasına neden olduğu gösterimiştir. Aspartam kullanımı aynı zamanda tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalıklar, alkol dışı yağlı karaciğer hastalığı ve hormonla ilişkili kanser riskinde artışla da ilişkilendirilmiştir. Araştırmalar ayrıca 9-10 yaş arası kızlarda erken menarş riskinin yüksek olduğunu göstermiştir.
Mental stresi de artırabilir
Tatlandırıcıların olumsuz etkinliğinde öne sürülen mekanizmalar; tatlandırıcıların bağırsaktaki glukozun emilimini artırdığı, bağırsak mikrobiyotasını değiştirdiği, oksidatif stresi tetiklediği, beyin nörotransmiterlerinde değişikliğe neden olduğu şeklinde sayılabilir. Aspartamın günlük kabul edilebilir alım miktarından daha yüksek alınması durumunda, glutatyon seviyelerinin artmasının yanı sıra beynindeki oksidatif stres düzeylerini artırdığı bulunmuştur. Çalışmalar, aspartam ve metabolitlerinin Alzheimer hastalığı, Parkinsonizm, Multiple Skleroz ve beyin tümörleri gibi nörodejeneratif hastalıkların riskini artırdığını göstermektedir. Ayrıca aspartam, nöronlardaki çeşitli kalsiyum kanallarını aktive ederek hücre ölümüne neden olabilmektedir. Aspartamın insanlarda nörolojik ve davranışsal bozukluklara neden olabileceği öne sürülmektedir. Aynı zamanda bağırsak mikrobiyotasının kompozisyonunu da değiştirebilir. Uzun süreli aspartam tüketiminin mental stresi de artırdığı gösterilmiştir. Aspartam tüketiminin cilt döküntüleri, kaşıntı, gözlerde sulanma ve solunum zorluğu gibi alerjik reaksiyonlara neden olabileceği bildirilmiştir.